Silisyum içeren kolajen takviyesi tanıtıldı

Tüketici sağlığı alanına yeni ve farklı ürünler sunarak çalışmalarına devam eden Wellcare; saşe, likit, toz kavanoz ve tablet olarak farklı formlara sahip, Silisyum içeren serisiyle büyümeye devam ediyor. 

Modern tıbbın ihtiyaç duyduğu ileri teknolojileri kullanarak insanların yaşam kalitesini artırmayı ve hayat kurtaran yenilikçi ürünleri kullanıma sunmayı hedefleyen İLKO İlaç, inovatif ürünlere sahip tüketici sağlığı markası Wellcare ile Türkiye’de bir ilke imza attı. Ünlü sunucu Oylum Talu moderatörlüğünde İLKO İlaç Konya Üretim Tesislerinde düzenlenen basın toplantısında Türkiye'de üretilen ve ülkemizde silisyum içeren ilk ve tek kolajen takviyesi olan Wellcare Collagen Beauty Boost “Zamana Hükmedin” sloganıyla tüketicilere sunuldu.

İLKO İlaç Konya Üretim Tesislerinde düzenlenen lansmana Selçuklu Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve İLKO İlaç Genel Müdürü Hatice Öncel, Diyetisyen Yeşim Temel Özcan ile Fizik Tedavi, Rehabilitasyon ve Ağrı Uzmanı Prof. Dr. Demirhan Dıraçoğlu katıldı.

Toplantıda kolajen ve silisyumun insan vücuduna ve ikili kombinasyonlarda sağlık üzerinde olan değerli etkileri konuşuldu. 

ÜRETİMİ AZ, GELİŞTİRİLMESİ ZOR

Selçuklu Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve İLKO İlaç Genel Müdürü Hatice Öncel basın toplantısında; “Sektörde 50 yılı aşkın birikim ve tecrübenin bugünkü temsilcisi olan İLKO İlaç olarak; modern tıbbın ihtiyaç duyduğu ileri teknolojileri kullanarak, insanların yaşam kalitesini artıran ve hayat kurtaran ‘yenilikçi’ ürünleri kullanıma sunarak, tüm üretim ve Ar-Ge yatırımlarıyla; küresel rekabette öncü bir şirket olmayı hedefliyoruz. Kardiyoloji, merkezi sinir sistemi, nadir hastalıklar ve akut ürünler başta olmak üzere bütün majör tedavi alanlarını kapsayan geniş bir ürün portföyüne sahibiz. Bu ürünlerimizin yanı  sıra biyoteknoloji alanında yoğun çalışmalarımız bulunuyor. Biyoteknolojide Türkiye’de kendisine ait hücre hattı geliştirme platformuna sahip tek ilaç firması olduğumuzu özellikle belirtmek isterim. Rekombinant DNA teknolojisini araç olarak kullandığımız Ar-Ge çalışmalarımızda halen kanser ve kansere bağlı hastalıklara yönelik olarak biyoteknolojik ürünler geliştirme hedefiyle çalışıyoruz. Yine yaptığımız son yatırım ile Türkiye'de üretimi oldukça az ve geliştirilmesi zor olan High Potent ilaçların üretimine yönelik yeni bir üretim birimimizi de yakında hayata geçiriyoruz. Burada da ilk etapta ağırlıklı olarak onkoloji ve nadir hastalıklara yönelik ürünler üretilecek.

İLKO İlaç, Türkiye’nin Ar-Ge’ye en çok yatırım yapan ilk 10 ilaç şirketi arasında ve bugüne kadar Ar-Ge’ye yaptığımız yatırım 52 milyon Euro’dur. 

2016 yılında Wellcare markamızla tüketici sağlığı alanına giriş yaptık ve Wellcare markamız ile temel amacımız tüketicilere; ilaç hassasiyeti ve ilaç bakış açısıyla geliştirilmiş, inovatif sağlık ürünleri sunmak. Bizi ayıran özellikler, ilaçtaki kalite güvence süreçlerini Wellcare ürünlerimizde de birebir uygulamamızdır.  Wellcare ürünleri; klinik çalışmaları olan hammaddeler ile üretilen, özellikle doğru etkin doz ve doğru bileşime sahip şekilde geliştirilmiş ürünlerdir. Tüketici ihtiyaçlarını dikkate alarak, kullanıcı uyuncunu gözeten, tat, koku, kullanım kolaylığı gibi özelliklerin de üzerinde titiz ve uzun çalışmalar yaparak ürünlerimizi geliştiriyoruz. Yeni ürün grubumuz Wellcare Collagen Beauty Boost ürünlerimiz de tüm bu uzun çalışmaların, süreçlerin sonunda ortaya koyduğumuz kıymetli bir ürün grubudur.” dedi. 

KOLAJEN KAYBI 25 YAŞINDAN İTİBAREN BAŞLIYOR

Kolajen ve silisyumun ciltteki sinerjik etkisini anlatan Diyetisyen Yeşim Temel Özcan; “Kolajen proteini vücudumuzun birçok bölgesinde bulunuyor. Fakat başlıcaları kas, kemik, doku, tendon yapısı, damar iç yüzü ve bununla birlikte sindirim kanalında fazlasıyla bulunmakta ve bir protein yapısı olduğundan her zaman için desteklenmesi gerekiyor. Hücrelerin sağlamlılığını ve devamlılığını sağlayan bu protein yapısını düşündüğümüz zaman da; 25 yaşından itibaren her yıl %1 oranında kolajen kaybı yaşamaya başlarız, dolayısıyla vücudumuzdaki kolajen depolarının dolu olması önemli. Üç tip kolajen bulunuyor. Tip I kolajen vücudumuzdaki kolajenin %90’ıdır. Yoğun şekilde paketlenmiş liflerden oluşur. Deri, kemik, tendon, lifli kıkırdak, bağ dokusu ve dişlere yapı sağlar. Tip II kolajen daha gevşek bir şekilde paketlenmiş liflerden oluşur. Eklemleri destekleyen elastik kıkırdakta bulunur. Tip III kolajen ise vücudumuzdaki kasların, organların ve arterlerin yapısını düzenler. Cildin esnekliğini sağlar. Kolajen liflerinde zamanla biriken hasar onların düzgün çalışma yeteneklerini azaltır. Kendinden yaşlanmış cilt, genellikle kolajen lifleri, elastin ve hyalüronik asit yoğunluğunun azalması ile karakterize olur.

BAĞIRSAK BİYOTASINI GÜÇLENDİRMEK MÜMKÜN

Silisyum oksijenden sonra doğadaki en fazla bulunan 2. element ve bütün mineraller gibi çok elzem. Bu açıdan kolajenin üretimi elastin dediğimiz esnekliği sağlayan proteinin üretimini destekliyor. Bir taraftan bağ dokuya destek verdiği için tutulumunu ve aynı zamanda cilt hücrelerinin aktivitesini de sağlıyor. Her zaman için konu güzellik ama güzelliğin içten dışa güzellik olmasını söylediğimiz için bu açıdan bağışıklığıyla desteklemesi de çok önemli benim için. Silisyum minerali güzellikle birlikte bir taraftan çok ciddi bağışıklık desteği de sağlar. Silisyum, kolajen biyosentezinde önemli bir role sahiptir. Elastin yapının artışını sağlıyor. Kolajen içerisine silisyum ilave ettiğimiz zaman kolajenin onarımını çok daha fazla artırıyor. Elastin üretimini artırıyor, bağ dokuya tutulumunun desteğini artırıyor ve bir taraftan da bağışıklığı destekliyor. Dolayısıyla silisyum ve kolajen kombinasyonu vücudumuz için çok daha fazla kazanç sağlıyor. Kolajen takviyesini belirli aralıklarla kür olarak kullandığımız ve doğru beslenmeyle de desteklediğimiz zaman bağırsak biyotasını da güçlendirmek mümkün.” dedi.

İLERLEYEN YAŞTA EKLEM AĞRILARI BAŞLIYOR

Kolajenin eklem sağlığı ve kıkırdak doku üzerine etkilerinden bahseden Fizik Tedavi, Rehabilitasyon ve Ağrı Uzmanı Prof. Dr. Demirhan Dıraçoğlu ise “Tip II kolajenin eklem kıkırdağı sağlığı için çok önemli olduğunu görüyoruz. Eğer kıkırdağımız olmasaydı kemikler birbirlerine öyle temas ederdi ki biz ne yürüyebilirdik ne koşabilirdik ne oturabilirdik. O kemiğin üzerinde olan yumuşak süngerimsi kıkırdak yapı bizim hareket etmemize olanak sağlıyor. Burada şunu görüyoruz o yumuşak kıkırdak yapısının çok büyük bir bölümü hatta o kıkırdak hücrelerinin oturduğu çatıyı Tip II kolajen oluşturuyor. Yaşla birlikte kolajen eksikliğinin yaşandığı çeşitli durumlarla beraber; kolajen takviyesi almamak, hareketsiz ve sağlıksız bir yaşam sürmek, kötü beslenme gibi faktörler kolajen oranımızı olumsuz etkiliyor ve ilerleyen yaşlarda eklem ağrıları başlıyor. Tüm yaşamsal fonksiyonlarımızı yürüttüğümüz eklemlerimizin sadece birini yılda ortalama 2 milyon kez kullanıyoruz. Böyle düşünüldüğünde eklemleri destekleyen elastik kıkırdakta bulunan Tip II kolajenle vücudumuzu desteklemeliyiz. Kolajen sentezinin daha iyi yapılması için de silisyum devreye giriyor ve eklemlerde sıvı korunmasını optimize diyor. Kemik sağlığı açısından Tip I kolajenin öneminden bahsetmiştik. Silisyumla birlikte alındığında kemik zayıflığı olarak belirttiğimiz ilerleyen yaşlarda yaşanılabilen osteoporozun önüne geçerek kemik kırılmalarına karşı daha dayanıklı olunuyor. Kemik sağlığını, kemik gücünü artırmak anlamında silisyum burada çok önemli bir rol oynuyor. Kemik ve kıkırdak yapı için önemli olan Tip I ve Tip II kolajeni silisyumla birlikte vücuda almak etkisini çok artırıyor diyebilirim.” dedi.

kolajen kolajen nedir kolajen tipleri kolajen takviyesi kolajen fiyat