Kıymetli Okurlar,
Bu hafta ara tatili çocuklarımız açısından nasıl verimli geçirebiliriz, hangi adımlar uygulanabilir, sebze yemeyen evladımızdan tutun paketli gıdalardan kopamayan evlatlarımız için önemli bilgi ve öneriler ile sizlerle birlikteyim…
Bugün Adolesan yaş grubunda (0-18) üzülerek söylüyorum ki; evlatlarımız Kronik ve Akut hastalıklarda Avrupa 1.'si durumunda… Bunun bir çok sebebi var. Gelin bu sebepleri sayalım:
- Hareketsiz yaşam, Covid'in yasaklamaları
- Hazır ve paketli gıdaların yani çöp gıdaların artması ve yaygınlaşması
- Sosyal ilişkilerin azalması evlatların deşarj olamaması
- Bilgisayar, tablet gibi ürünlerle fazla vakit geçirmeler
- Uyku düzensizlikleri
- Zamlar, kaliteli gıdalara ulaşmadaki zorluklar
- Bilinçsiz ve gereksiz ilaç kullanımı özellikle antibiyotikler
Yukarıda saydığım sebeplerin ülkemizde artması sebebi ile evlatlarımız hiç olmadığı kadar bitkin, asabi, hasta ve yorgun. Bu duruma hep birlikte önlem almazsak ateş sadece düştüğü yeri değil hepimizi yakacak. Bugün hastane randevuların dolu olmasının, yer bulamamanın sebebi sizce doktorlarımızın azlığı mı? HAYIR; tersine hasta sayısının her gün artması.
Sokaktan bir örnekle durumu açıklamak istiyorum: İşlek bir sokakta yürüyorsunuz, etrafınızda en çok ne görürsünüz? Ya börek çörek dükkanları ya hamur işi yerleri veya şatafatlı paketlere konmuş hiçbir besleyici değeri olmayan ÇÖP GIDALARIN dolu olduğu market rafları… En öne koyarlar ki gençlerimizin rahatlıkla alabilmesi için. Bunlar bizleri hasta ediyor ama kimse bunların suçlu olduğunu söylemiyor. Ben söylüyorum suçlu yanı başınızda, uzakta aramayın; çöp gıdalar.
ARA TATİLİ EVLATLARIMIZA BİLİNÇ OLUŞTURMAK İÇİN KULLANIN
Ülkemizde eğitim öğretimin ara tatile girmesi ile bu süreci evlatlarınız ile beslenmede farkındalık için lütfen kullanın. Buna yönelik önerilerim:
Evlatlarınıza mevsimsel besinleri öğretin. Evlatlarımız artık kışın hangi sebze meyve yetişir, yazın hangisi yetişir bilmiyor durumda. Bu küresel bir sorundur; hala kış ayında domatese, bibere sarılan çocuklar görüyorum. Zehir zemberek hamburgerlerin içindeki ince 1 dilim domatesi sebze sayan insanlar var. Bunlar doğru davranışlar değil; lütfen evlatlarınıza mevsimsel gıdaları öğretin. Kışın ortasında yaz sebzesi yenirse sebzeden ziyada tarım zehri verirsiniz.
Evlatlarınıza mutfakta sorumluluk verin ve onlarla keyifli anlar paylaşın. Hata yapmalarına, dökmelerine, kırmalarına müsaade edin. Evde sağlıklı gıdalar ile yapılabilecek tariflere bakın ve birlikte yapın; emek vermeden yemek olmayacağını evlatlarınıza öğretin.
Çöp gıdaları evinize sokmayın! “Çocuktur, ister” demeyin. Siz çocuktur ister dedikçe evladınıza zarar vereceğinizi unutmayın. Çöp gıdalar benim tabirim ile içinde kimyasal barındıran, fabrika işlemi görmüş, içinde bir ton katkı maddesi barındıran gıdalardır. Bir portakal evde yenirse şifadır; bir portakal suyu hazır pakette alınıp içilirse o artık şifa değil, zararlı bir maddedir. Çünkü içine artık şeker ve kimyasallar girmiştir. İçindekiler kısmındaki s ifadesi glikoz şurubu, f ifadesi fruktoz şurubudur ve bunlar vücut için zararlıdır.
Birlikte etiket okuyun ve değerlendirin. Evlatlarınızın düşüncelerini önemseyin. Bugün toplumumuzda etiket okuma oranı çok düşük; lütfen içindekiler kısmını okuyun ve özellikle E ile başlayan kodlar varsa, mono sodyum glutamat (çin tuzu) varsa, şeker, palm yağı, kanola yağı varsa o ürünleri tercih etmeyin. Bunlar sağlıklı ürünler değildir.
Evlatlarınızı besinler ile savaş veya kaç moduna sokmayın. “Bu çok sağlıklı bunu ye” veya “bu çok zararlı bunu sakın yeme” şeklinde kurallara sokmayın. Bu uzun vadede evladınıza zarar verebilir. Kimse 1 defa pasta yedi diye sağlıksız olmaz; kimse 1 defa salata yedi diye sağlıklı olmaz. Önemli olan genelde ne yapıldığıdır. Evladınız sizinle yediği yiyecekleri rahatlıkla paylaşabilmeli ve fikrinizi alabilmeli çünkü aşırı baskı durumlarında gizli gizli yeme davranışları olabilir.
Yılda en az 1 kere kan değerlerine baktırın. Bugün ülkemizde maalesef ki evlatlarımız başta D vitamini olmak üzere, demir, magnezyum, çinko eksiklikleri çekmektedir. Bunlar iyi bir bağışıklık sisteminin olmazsa olmazıdır. Size bir sır vermek istiyorum; son yıllarda toplumumuzun boy ortalamasının git gide kısalmasının sebebi topraklarımızın betonlaşması ve çinko kaybının çok olmasıdır. Çinko ve D vitamini kuvvetli bir bağışıklık sistemi için olmazsa olmazdır. Çinko kaynakları kabak çekirdeği, susam, tahin, kaliteli etlerdir.
Doğa ile buluşun, buluşturun. Bugün evlatlarımız daha çok dört duvar arasında, ekran ve bilgisayar ile iç içe… Bunlar modern zamanın doğal şeyleri olarak kabul edilmemeli ve her fırsatta mutlaka doğa ile buluşulmaya gayret edilmeli. Özellikle D vitamini seviyesi vücudumuzun doğa ile uyumudur. Aslında ne kadar yüksek D vitamini o kadar doğada vakit geçirdiğimiz anlamına gelir. Plaza çalışanlarına, güneş görmeyen kişilere bakın; genelde D vitaminleri düşüktür. Toprağa basmayı unutmayın, toprak en güzel antioksidan ve ücretsiz vitamin mineraldir.
Sizlere evde aile boyu sağlıkla tüketebileceğiniz bir tarifle veda etmek istiyorum:
Un, şeker, süt ürünleri içermeyen GAPS Diyeti ile uyumlu limonlu kek tarifimiz:
Malzemeler:
- 1,5 Su Bardağı Çiğ Badem
- 2 Yumurta
- 2 Limon
- 5 Hurma
- 2 Çay Kaşığı Karbonat
- Hindistancevizi Yağı
Hazırlanışı:
- 1 Limonun kabuklarını rendeliyoruz ve ardından her 2 limonunda kabuklarını soyuyor ve 5 kuru hurma ile birlikte az suda aynı tencerede haşlıyoruz. Tüm malzemeler yumuşadıktan sonra blender yardımıyla püre haline getiriyoruz ve soğuduktan sonra içerisine blender ile un haline getirilmiş 1,5 su bardağı çiğ bademi, 2 yumurtayı, karbonatı ekleyip tüm malzemeleri karıştırıyoruz.
- İçerisine vanilya, tarçın gibi aromatik baharatlarda eklemek mümkün. Hindistancevizi yağı ile yağladığımız küçük fırın kabına karışımı döküyor ve 180 derecelik fırında 30-40 dakika üzeri kızarana dek pişiriyoruz.
Afiyet olsun. Haftaya görüşmek dileğiyle.
@diyabetli.diyetisyen
Okuyan herkese şifa olsun çocuklar geleceğimiz
Harika