Herkese Merhaba,
Ben Hafire Uzunkaya, Aile Danışmanıyım. Bundan böyle her Perşembe bu köşede yazılarımla sizlerle birlikte olacağım. Keyifli okumalar diliyorum.
“Bir insanın en ağır yükü, gerçekleştiremediği potansiyelidir.” der, Charles Schulz. Ve benzer bir şekilde Neale D. Walsch ekler, “hayatın amacı, kendini anbean yeniden yaratmak ve bir sonraki idealine evrilmektir.”
Aslında her birimiz kendimizin en yüksek halini doğurmak ve bir olgunluğa erişmek için buradayız. Bunu da potansiyelimizin farkına vararak ve gerçekleştirerek mümkün kılabiliriz.
ÖFKE PATLAMALARI YAŞARIZ
Potansiyelimizin farkına varamadığımız durumlarda kendimizi içsel bir huzursuzluk ve arayış ve sürekli bir devinim içinde bulurken; farkına varıp fakat ortaya çıkaramadığımız durumlarda ise hayal kırıklığı, başarısızlık, yetersizlik ve öfke patlamaları içinde buluruz.
Hele de ilişkiler söz konusu olunca kişinin kendi potansiyelini keşfetmesi ya da gerçekleştirmesi her zaman mümkün olamayabiliyor. Eşlerin ilişki içindeki beklentileri, alınan sorumlulukların ağır yükü, ekonomik baskılar, tarafların farkındalıklarının düşük, aşırı eleştirel, bilinçsiz olmaları ve açık görüşlü olamamaları, hatta kıskançlık gibi nedenler maalesef bu durumu olumsuz etkiliyor.
'HEP BEN' DEĞİL, 'ÖNCE BEN'
Sağlıklı bir ilişkide, çiftlerin birbirlerine bireysel anlamda alan açmasını bekleriz. Bu alan sınırsız ve “hep ben” merkezci değil, belli sınır ve sorumlulukların olduğu “önce ben” diyebildiğimiz ve nefes alabildiğimiz bir alandır. İlişkinin sorumluklarının yanında açılan bu alan, kişinin kendini keşfetmesi, değerlendirmesi ve gerçekleştirmesi açısından fırsat yaratır.
FEDAKARLIK DEĞİL, HAKSIZLIK OLUR
Peki bir ilişki içindeyken potansiyelimizi gerçekleştirmek için neler yapabiliriz?
Burada en önemli nokta hayal kurmak, karşılıklı paylaşmak ve bu hayallere eşlik etmektir. Çarklardan biri devre dışı kaldığında sistem bozulur. Bu sebeple ilişki içindeki tüm sorumluluklar mümkün olduğunca eşit paylaşılmalıdır. Bir kişi potansiyelini gerçekleştirecek diye diğerinin fazladan yük alması fedakarlık değil, haksızlık olur. Diğerinin enerjisini ve sabrını tüketir; nitelikli bir ilişki kurmayı engeller.
Bir diğer nokta ise kişinin iç gözlem yapabilmesi için kendiyle baş başa kalabilmesi ve kendini keşfetmek için zemin hazırlamasıdır.
Eşlerin birbirini her koşulda desteklemesi çok önemlidir ama yeterli değildir. Aradaki makasın açılmaması için aslında ikisinin de potansiyeline ulaşması çok daha sağlıklı olacaktır.
Yani çiftler sadece iyi günde kötü günde, varlıkta ve yoklukta, sağlıkta ve hastalıkta değil aynı zamanda potansiyelini gerçektirmekte de bir ömür “evet” diyebilmelidir.
@hafireuzunkayaofficial
Çok net ve anlaşılır bir yazı olmuş. Teşekkürler
Ne güzel anlatmışsınız
Maslawun kendini gerçekleştirmesini maalesef bir çok insan başaramıyor çok basit ancak göremediği sebeplerden Hafire hanım kaleminize sağlık .